Prof. Dr. Atilla BİR'e İTÜ’den Fahri Doktora Beratı
10 Şubat 2020

Klasik dönem İslam bilim ve teknoloji eserlerini günümüze yorumlayan, günümüz bilim hayatına ve gelecek kuşaklara kazandıran Prof. Dr. Atilla Bir, Fuat Sezgin Hizmet Ödülü’ne de layık görülmüştü. Değerli hocamıza İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından yaptığı çalışmalar sebebiyle Fahri Doktora Beratı takdim edildi.

Bir: “35 yıl mühendis yetiştirdim. Şimdi de bilim tarihçisi yetiştiriyorum. Ne mutlu bana”

Törende konuşan Prof. Dr. Atilla Bir şunları söyledi: “Bugün benim en mutlu günüm diyebilirim. Benim bilim tarihçisi olmamda en çok emeği geçen kişi Prof. Dr. Kazım Çeçen hocamdır. Prof. Dr. Kazım Çeçen tarafından kurulan Türk-İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Enstitüsü’nde 1975 tarihinden itibaren görev aldım. Bu enstitünün 1981 ve 1986 yıllarında tertiplediği I. ve II. Uluslararası Türk-İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Kongrelerinin bilim kurullarında bulundum. Kazım Çeçen hocamın: ‘Biz mühendisler en iyi bilim tarihçileriyizdir. Çünkü bilimin lisanı matematik ve mantıktır. Bu konuda mühendisler çok şanslıdır.’ sözü beni heyecanlandırdı ve bana güven verdi” dedi.

Yapılan çalışmaların bir komisyonla yürütüldüğünü ve farklı alanlarda uzmanlarla çalıştığını belirten Bir, eserlerini oluştururken takip ettiği yolu anlattı. Ben Musa’nın ‘Kitab al Hiyal’ adlı eserinden bahsederken Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kendisini İstanbul Üniversitesi’ne bilim tarihi alanında ders vermesi için davet etmesinin hayatında önemli bir dönüm noktası olduğunu belirtti. Değerli hoca ayrıca “Abbasiler, kendi dönemlerinde bir yaşam tarzı oluşturdular. İpek Yolu’nun açıldığı, ticaretin geliştiği bu dönemde zenginlik ve hoşgörü egemen olmuş. Onlar Yunanlıların Helenistik dönemde enteresan şeyler yaptığını biliyor, Helenistik dönem kitaplarını temin ediyorlar. Yunancayı bilen Süryanilere, Yahudilere ve kendileri de yunanca öğrenmek suretiyle bu kitapları çeviriyorlar. Onlar gibi yazmayı öğreniyorlar. Bunun sonucunda müthiş bir patlama oluyor. İşte Farabi, Bîrûnî, Tûsî, Heysem ve İbn-i Sina gibi bilim adamları bu dönem sonrasında ortaya çıkıyor. Aniden bin yıllarında adeta bir patlama oluyor. Horasan bölgesinde birden bire özgün eserler üretmeye başlıyorlar. Rasat yapıyorlar ve hemen hemen her konuda yazıyorlar. Her konuda bilim adamları yetişiyor. Her konuda çok ilginç şeyler yazmaya başlıyorlar. Bizim de bunu yapmamız gerekiyor. Fuat Sezgin bu anlamda epey bir hizmette bulundu. Bizim de çok büyük bir görevimiz var ve yapılacak çok iş var. 35 yıl mühendis yetiştirdim. Şimdi ise bilim tarihçisi yetiştiriyorum ne mutlu bana!” dedi.