Bilim Tarihi Bölümü öğrencileri, İslam’da Botanik Tarihi ve İslam Tıp Tarihi derslerinde yaptıkları araştırmaları derinleştirerek “I. İslam Botanik ve Tıp Tarihi Öğrenci Kolokyumu”nda ilgililerle paylaştı.
Bilim Tarihi Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Göksu’nun teşviki ve koordinatörlüğü ile 18 Mayıs'ta Üsküdar Yerleşkesi'nde gerçekleşen “I. İslam Botanik ve Tıp Tarihi Öğrenci Kolokyumu” Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaçar’ın konuşmalarıyla başladı ve iki oturumda sekiz bildiri ile devam etti. İlk oturumun başkanı Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Göksu, kolokyumun bir akademik etkinlik olarak mahiyetinden, bu kolokyumun ortaya çıkış sürecinden, derslerin ve kolokyumun başlığının içerisinde bulunan İslam/İslam’da ifadelerinin kullanımlarından bahsetti. Göksu, burada kullanılan “İslam” kelimesinin inanç veya etnisiteden bağımsız olarak bir disipline ait bilimsel birikimin ortaya konduğu medeniyeti vurguladığının altını çizdi.
Endülüs’ün zirai bilgi birikimi
İslam’da botanik konularına ayrılan birinci oturumun ilk konusu 12. yüzyıl Endülüs âlimlerinden İbnu’l Avvâm’ın “Kitâbu’l-Filâha” isimli eseri oldu. Pek çok araştırmacı tarafından ihtişamının kaynağı olarak ziraat alanındaki faaliyetleri gösterilen Endülüs’ün altın çağındaki zirai bilgi birikimi, Kitâbu’l Filâha bağlamında değerlendirildi. Çiftçi olsun olmasın toprağı tanımayan, iyisini kötüsünü ayırt edemeyen kişinin cahil hükmünde olacağını düşünen İbnu’l Avvâm’ın, kendinden önce gelen zirai bilgilere kendi deneyimlerini de ekleyerek herkesin istifade edebileceği şekilde tertip ettiği eserindeki halk uygulamaları ve astronomi ile zirai faaliyetler arasında kurduğu ilişkiler dikkat çekti.
Yasemin Biçer tarafından yapılan ikinci sunumda, Osmanlı Devleti’nin son döneminde akademideki bir botanik eseri ele alındı. Osmanlı’da son dönem Dâru’l-Fünûn müfredatında tıp talebelerinin botanik eğitimi için telif edilen Es’ad Şerefeddin’in “Mebâdiu İlmu’n-Nebâtât” isimli eseri, o güne kadar Osmanlı ulemasının et-tabiyyât başlığı altında ve mevâlid-i selâse (hayvanât-nebâtât-maden) kapsamında değerlendirdiği duyulur âlemdeki her türlü oluş ve bozuluşu kavrama gayretinin modern botanik karşısında geçirdiği dönüşümü görmek açısından aydınlatıcı oldu.
Osmanlı’da botanik
Üçüncü sunum Kübra Bayram tarafından Osmanlı’nın son döneminde özellikle zirai manada yapılmış botanik faaliyetleri üzerine gerçekleşti. Üç kıtaya yayılan geniş bir coğrafyaya hükmeden Osmanlı’ya modern botaniğin girişi ve zirai botanik faaliyetleri ile başlayan dönüşüm, birinci oturumun dikkat çeken bir diğer konusu oldu. Bu bağlamda modern eğitimin başlatılması için davet edilen yabancı hocalar ve çeviri faaliyetleri hakkında bilgilere de yer verildi. Ayrıca bu bölümde yabancıların bitki araştırmaları ve numune toplamak için Osmanlı coğrafyasında muhtelif bölgelere gezi düzenleme ya da bitki yetiştirmek için toprak kiralama talepleri, Osmanlı arşivlerinde bu konular hakkında mevcut olan kabul ya da ret belgeleri çerçevesinde değerlendirmeler; tıp, eczacılık ve hayvan yemi üretiminde kullanılmak üzere yeni bitkilerin yetiştirilmesine dair çalışmalar, Osmanlı coğrafyası içinde dikkat çeken bitkilerin Mekteb-i Tıbbiye ve Zirât Mektebine analize gönderilmeleri ve tüm bunların dönemin sosyal-siyasal-ekonomik olumsuzluklarına rağmen gerçekleştirilmesi bu bölümün çarpıcı konu başlıkları oldu.
Botanik oturumun son sunumu Şeymanur Yılmaz tarafından doğrudan botanik tarihi üzerine yazılmış bir eser üzerineydi. Son dönem Osmanlı aydınları arasında marjinal bir düşünür olarak dikkat çeken Suphi Ethem’in, antik dönemden 19. yüzyıla botaniğin gelişim ve dönüşümünü gözler önüne serdiği ve Türkçe botanik literatüründe bugüne kadar hazırlanmış en kapsamlı eser olan “İlm-i Nebâtât Tarihi” dinleyicilerle paylaşıldı. Suphi Ethem’in botanik tarihini incelerken teklif ettiği “dönemselleştirme” eserin ilgi çeken ayrıntılarından biriydi.
Tıp tarihi ve tıbbı uygulamalar üzerine bilgiler
Tıp tarihi üzerine odaklanan ikinci oturum Tarih Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Usta’nın moderatörlüğünde başladı. Oturumun ilk sunumu Aysel Betül Erdağı tarafından İslam tıp tarihinin en temel kavramlarından biri olan mizaç üzerine yapıldı. Beden ve nefis olarak ikili yaratılışa sahip insanın her iki durumda dengeli oluşu anlamında sağlıklı olma hâlinin Galen ve İbn Sina’nın mizaç teorileri çerçevesinde ne anlama geldiği konusu ilk konuşmacı tarafından irdelendi.
Zeynep Nurdan Tökel’in yaptığı ikinci sunumda, İslam tıp geleneği için önemli bir literatüre sahip Tıbb-ı Nebevi geleneği, kaynakları, bu geleneği ortaya çıkaran sebepler ve Hz. Peygamber’in irtihâlinden çok uzun yıllar sonra oluşmasının nedenleri irdelendi.
Üçün sunum Kübra Bayram tarafından yapıldı ve ilk dönemlerinde (1500-1700) Osmanlı tıbbının yapısı üzerineydi. Osmanlı tıp geleneği içinde mevcut halk tıbbı uygulamalarına dair örnekler ve Osmanlı coğrafyası içinde ortaya konulan Türkçe tıp literatürüne dair bilgiler, döneme ışık tutması açısından dinleyiciler tarafından son derce faydalı bulundu.
Kolokyumun son sunumu Alperen Engin tarafından Osmanlı Devleti’nde hekimliğin ne olduğu, dönemsel olarak değişimi, sorular ve sorunlar bağlamında ele alındı.
Dinleyicilerin soru ve görüşleri ile katkı sağladığı kolokyum, Bilim Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaçar, Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Usta ve Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Göksu’nun değerlendirme ve kapanış konuşması ile sertifika takdimiyle sona erdi.